"zeki müren'i seviniz"

Author: jiletlipasta / Etiketler:

annem, her anne gibi, gençliğinin geçtiği mahalledeki unutamadığı insanları anlatırdı bana. bunlardan biri de "sükse yılmaz"dı. sükse yılmaz, adından da anlaşılacağı gibi son derece şık giyinen, kadınlarla konuşurken aralara fransızca serpiştiren, yaz günlerinde bahçeye çıkardığı gramofonuyla o dönemin yerli yabancı plaklarını çalan renkli bir kişilikti. öyle çok hikayesini dinledim ki onun.. çocukken bir dönem o renkli ve güzel yaşantısına aşkla karışık bir hayranlık beslerdim.

çocukken benim için çok küçük, şimdiyse çok önemli olan bir detay vardı. sükse yılmaz ne zaman efkarlansa, o güzel bahçesinde, dillere destan bir rakı sofrası kurup, başlıyordu zeki müren dinlemeye. zeki müren'i anlamak için kalabalıklar içinde yalnız olmayı, hicranı bilmek gerekti. çocukken küçücük bir detay kalması bu yüzden. o güzelim ıhlamur ve iğde ağaçlarına eşlik eden akşamsefaları açtıktan sonra, başlıyordu gramofonda zeki müren.. sükse yılmaz içiyor, içiyor.. kimbilir bu sefer hangi kadın için efkarlanıyordu.. belki de hep tek bir kadın için içiyordu. kimbilir..

ne zaman zeki müren dinlesem hep aklıma sükse yılmaz geliyor. adaya gitmek, orada bir bahçede, gramofonumdan zeki müren çalmak istiyorum. varsın bahçem o kadar güzel olmasın. ama olmuyor işte, bahçem yok benim. kendimden kaçabileceğim bir bahçem bile yokken kendi acımla yüzleşebileceğim bir bahçem nasıl olsun.. ne zaman zeki müren dinlesem, ellerinde yaseminlerle bana geliyor. "bir avuç kuru yasemin al, yüzünü onlara göm ağla." o biliyor ben bir başkasının yanındayken hiç ağlayamam. yüzümü gömdüğümde o da göremeyecek beni.

neşeli bir yaz akşamında ya da bir rakı sofrasında, zeki müren'in çalmasıyla değişen yüzlere bir bakın. üzerindeki son sıvanın döküldüğü, eskimiş bir duvar gibi kaldığını görürsünüz o yüzlerin. yaralı, bereli ne varsa ortaya çıkar. fırtınaların hiç dinmediği kalplerin " bir rüzgardır gelir geçer sanmıştım" da nasıl yağmur bulutlarını yere indirdiğine şahit olursunuz. zeki müren çalmaya başladığı zaman, sigaradan en derin nefes alınır, en yakın arkadaşından bile kaçırırsın gözlerini. senin sırrını belki de tek bilen insandır zeki müren. dinlersin onu, içinden konuştuğuna götürür seni. fenadır.. çok fena.

ne güzel demiş şair "zeki müren'i seviniz" .. o seni tüm acılarına rağmen terk etmeyen tek adamdır. ama terk edilmiştir. terk edileceğini bildiği için,en parlak olduğu dönemlerde bile bi hüznü taşımıştır yedeğinde. seyircisine asla arkasına dönerek sahneyi terk etmeyen adam, kalbinden koşarak gidenlerin acısını anlatır kalpte. bu yüzyılda sadece kan pompalamaya yarayan, "kalp" denen şeyde.

Clicky Web Analytics