yalnız yaşayan insanın evindeki hüzün

Author: jiletlipasta /

özellikle eşini yeni kaybetmiş yaşlı insanlarda görüleni çok iç burkar. evine gidersin; bir koltuk seçersin oturmak için o an gözlerinde o acılı ifadeyi hissedersin.."orası onun koltugu idi" hemen yanı başındaki bi yere ilişirsin. o asla o koltuga oturmaz..


seninle konuşur ama söylediklerini onaylatmak istercesine o boş koltuğa bakar. ölümden asla konuşmak istemezsin ama tüm yollar orda ona çıkar. menekşeler vardır hep pencereye yakın ..gülümseyerek onlara bakmaya calışırsın: "ah ne kadar da büyümüşler."

sessizlik çok acı verir bu ziyaretlerde; sanırsın ölenin konuşması gereken yerlerdir o susulan anlar. artık pek kimse de kalmadı der, gelen giden azaldı. söz verirsin ben sık sık ugrarım artık size diye.. ama ugramazsın. ölüm haberini duyduğunda herkes yaşlıydı ondan öldü der, oysa insanlar yalnızlıktan ölür. anlatılacak hikayeleri, düşleri, davaları, dertleri olduğu halde susmaktan bitkin düşerler.

yalnızlık tüm dertlerin büyüteci gibidir. genelde insanlar birbirlerini her türlü başarısızlıklarında, hastalıklarında, dertlerinde suçlarlar ama yalnızlıkları için suçladıkları yine kendileridir. oysa yalnızlık çok kalabalık bir misafirdir ve istenmeyen pek çok misafiri de beraberinde getirir. menekşeler cansızlaşır, bir haberi vermeye calışır gibi boyunları bükülür..
güneşe değil artık kimsenin oturmadığı koltuğa döner yaprakları..

Elbet Bir Gün Buluşacağız

Author: jiletlipasta / Etiketler:

hayatı boyunca tek bir kişiyi sevmiş olanların, kalbinde çentik gibi bir şarkıdır. kimileri; insan hayatta tek bir kişiyi sever, sonrasında ise başkalarında onu arar durur derken, kimileri bu teoriye kafa göz girerken; tahta masalarda sessizce içenlerin mırıldandığıdır.
asla gelmeyecek olana, seni sevmemiş olana yakılan ağıttır aslında. ne o gelecektir ne de sen o güvertede olacaksındır. ama hayali çok güzeldir. tıpkı çok üşüdüğün gecelerde onun göğsünde uyudugunu düşlemek gibidir.

çocukken, aşık oldugun bir yıldızın yerine koydugun yastığı öpmek gibidir.
yıldızdır o, nasılsa erişemeyeceksindir. öpersin. kitapta hayatı boyunca aynı kadını sevip, hayatını mahveden kahramanımızın anlattığı gibi:
"..kollarımda bana bakıyordu. ya koşarak kaçacak ya da öpecektim. çok gençtim. öptüm onu."

ayrıldıktan sonra yaşanan his bundan daha trajiktir. o yıldıza erişmek; bir mahalle yukarıda oturan aşkına erişmekten çok daha kolaydır. hani çok gururlusundur; özledim diyemezsin, seni sevmiştim asla demezsin. dilin lal olur, güvertede baska birinin kolundayken, en fazla onu düşünürsün. beklemezsin.

bu çağda delirmiş bir hızla koşup, kendine çarpıp, başa dönerken; bekleyecek vaktimiz yok. hiç olmadı.
silinmesini istediğimiz anıların, paçavralara dönüşüp, savrulduğu kırılgan belleklerimiz var.. ve kesik bileklerimiz..
tek bir kişiyi sevecek bir kalbimiz yok, hiç olmadı. .
sürekli kalbimize yeni kat çıkıyoruz, onlara odalar yapıyoruz.
bazılarının kalbimizde hiç odası olmadı. onları sadece otel odalarında görmeye tahammul edebildik. gittiler. bazılarına kıyamadık, sandık odası gibi kilitli bir oda ayırdık onlara. belki gelir de bir gün kalırlar diye. elbet bir gün gelecekler... fonda taş plak cızırtısıyla, mesut bahtiyardan şarkılar..

Clicky Web Analytics